Bize ulaşın
Aile içi şiddet, modern toplumların karşı karşıya kaldığı en acil ve yıkıcı sorunlardan biridir. Fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel boyutları olan bu olgu, mağdurların yaşamlarını derinden etkilemekte ve toplumsal huzuru zedelemektedir. Bu nedenle, aile içi şiddeti önlemeye yönelik sürekli olarak yeni ve etkili yöntemler aranmaktadır. Son yıllarda dikkat çeken yaklaşımlardan biri de, şiddet uygulayan kişilerin elektronik olarak izlenmesi ve mağdurlara yaklaşmalarının engellenmesi amacıyla kullanılan elektronik kelepçe uygulamalarıdır. Bu makalede, Türkiye’deki ve dünyadaki uygulamalarıyla elektronik kelepçelerin aile içi şiddetin önlenmesindeki rolü hukuki bir çerçevede değerlendirilecektir.
Türkiye’de Elektronik Kelepçe Uygulaması: Mevcut Durum ve Hukuki Altyapı
Türkiye’de aile içi şiddetle mücadele kapsamında elektronik kelepçe uygulaması, özellikle 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde önemli bir yer tutmaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Ocak 2024 itibarıyla 670 şiddet uygulayan kişi elektronik kelepçe ile takip edilmektedir Bu uygulama, şiddet mağdurlarının da sıklıkla başvurduğu KADES (Kadın Destek Uygulaması) ile entegre bir şekilde çalışmaktadır. Mahkeme kararıyla elektronik kelepçe takılan kişiler, polis ve jandarma ekipleri tarafından 7 gün 24 saat canlı olarak izlenmektedir. Şiddet uygulayan kişinin, mahkeme tarafından belirlenen mesafeden mağdura yaklaşması durumunda, Elektronik İzleme Merkezi’ne GPS üzerinden uyarı sinyali düşmekte ve ilgili personel derhal müdahale etmektedir . İhlal durumunda ise, kolluk kuvvetleri tarafından tutanak düzenlenerek durum aile mahkemesine bildirilmekte ve fail hakkında zorlama hapsi kararı verilebilmektedir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Temmuz 2025 tarihli bir açıklamasına göre, “Elektronik Kelepçe Uygulaması” 81 ilde aktif hale getirilmiştir ([Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kaynağı]). TRT Haber’in 2023 yılında yaptığı bir habere göre ise, Elektronik Kelepçe İzleme Merkezi kurulduğu 2021 yılından bu yana yaklaşık 2 bin 500 vakanın takibini yapmış ve bu vakalarda herhangi bir şiddet olayının yaşanmadığı belirtilmiştir. Bu veriler, elektronik kelepçe uygulamasının caydırıcılık potansiyeline işaret etmektedir.
Elektronik Kelepçelerin Etkinliği ve Sınırlılıkları: Uluslararası Perspektif
Elektronik izleme sistemlerinin aile içi şiddetin önlenmesindeki etkinliği, uluslararası düzeyde de çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre, elektronik kelepçe programlarına katılan şiddet uygulayan kişilerin bir yıl içinde tekrar suç işleme olasılıkları yaklaşık yüzde 7 oranında azalmıştır. Özellikle aile içi şiddet suçlarında bu oran yüzde 10,5’e kadar çıkmaktadır. Bu çalışmalar, elektronik izlemenin tekrar şiddet uygulama riskini azaltmada önemli bir araç olabileceğini göstermektedir.
Ancak, elektronik kelepçe uygulamalarının da bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Öncelikle, bu teknoloji yalnızca fiziksel yakınlaşmayı engellemekte olup, psikolojik veya ekonomik şiddet gibi diğer şiddet türlerini önlemede doğrudan etkili değildir. Ayrıca, şiddet uygulayan kişilerin elektronik izleme sistemini manipüle etme veya farklı yollarla mağdura ulaşma çabaları da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, elektronik kelepçe uygulamalarının, mağdurlara yönelik destek mekanizmaları ve şiddet uygulayanlara yönelik rehabilitasyon programları gibi diğer önleyici tedbirlerle birlikte kullanılması büyük önem taşımaktadır.
Hukuki ve Etik Değerlendirmeler: İnsan Hakları ve Özel Hayatın Gizliliği
Elektronik kelepçe uygulamaları, insan hakları ve özel hayatın gizliliği gibi önemli hukuki ve etik tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bir yandan mağdurların güvenliğini sağlama ve şiddeti önleme amacı taşırken, diğer yandan şiddet uygulayan kişilerin özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Bu nedenle, uygulamanın hukuki dayanaklarının sağlam olması, orantılılık ilkesine uygun hareket edilmesi ve kişisel verilerin korunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de elektronik kelepçe uygulaması, mahkeme kararıyla ve belirli şartlar altında gerçekleştirilmekte olup, bu durum hukuki bir güvence sağlamaktadır. Ancak, uygulamanın etkinliğinin sürekli olarak değerlendirilmesi, teknolojik altyapının güçlendirilmesi ve uygulayıcı personelin eğitimi gibi hususlar da önem taşımaktadır. Ayrıca, uygulamanın uzun vadeli etkileri ve tekrar suç işleme oranları üzerindeki kalıcı sonuçları hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Sonuç: Elektronik Kelepçeler Aile İçi Şiddetle Mücadelede Umut Vaat Ediyor
Elektronik kelepçe uygulamaları, aile içi şiddetle mücadelede önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’deki mevcut uygulama ve uluslararası araştırmaların sonuçları, bu teknolojinin fiziksel yakınlaşmayı engelleme ve tekrar şiddet uygulama riskini azaltma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Ancak, uygulamanın etkinliğinin artırılması için teknolojik altyapının geliştirilmesi, diğer önleyici tedbirlerle entegre edilmesi ve hukuki-etik ilkeler çerçevesinde uygulanmaya devam edilmesi gerekmektedir. Aile içi şiddetin karmaşık ve çok boyutlu bir sorun olduğu unutulmamalı ve bu sorunla mücadelede çok yönlü ve bütüncül yaklaşımlar benimsenmelidir.